Arkaplan

25 nisan 2007 Heilbronn şehrini değiştiren bir tarihtir. Kadin Polis memuru Michele Kiesewetter‘in öldürülmesi ve genc mesai arkadaşı Martin Arnold‘a düzenlenen cinayet saldırısı, insanlar tarafindan park ve eğlence yeri olarak bilinen Theresenwiese‘yi cinayet alanina çevirmişti.

Şehir merkezinde yaşanan bu esrarengiz ve olağanüstü hal, alman polisinin iki sene boyunca yürüttüğü hayali cinayet soruşturması gibi bölgedeki insanların hatırlarına kazındı.
Ve daha sonra 2011 yılında bu cinayetin spekteküler bir biçimde aydınlatılması:
NSU adında aşırı sağcı illegal bir örgüt, 13 yıl boyunca hiç bir engelle karşılaşmaksızın bütün emellerini gercekleştirebiliyordu. Bu örgüt, aşırı sağcı motiflerle 8 Türk ve bir yunan esnafini öldürebiliyor, bombalı saldırılar ve banka soygunları gercekleştirebiliyordu.
Kieswetter isimli polis memurunu öldürenler de muhtemelen yine bu ögüttü.
Cevaplanmayı bekleyen çok ama çok soru işareti var.

Heilbronn‘da bir olay yeri

Kadin polis memurunun güpegündüz Theresienwiese‘de neden öldürüldüğünü hala kimse açıklayamıyordu. Federal savcının açıklamalarına bakılırsa NSU‘nun iki üyesi, Böhnhardt ve Mundlos kiralık bir karavanın içinde Zwickau‘dan Heilbronn‘a gidiyorlar ve polis memurlarına gelişi güzel ateş acıyorlar. Yine aynı savcılık bu acıklamayı Mayıs 2013‘ten beri Münihte davası görülen NSU üyesi Beate Zeschpe ve arkadaşlarının davasında öne sürüyor.

Ortaya çıkan farklı durumlar ise bu açıklamar üzerinde şüphe oluşmasına sebep oluyor.Birbirinden haberi olmayan olay yeri şahitlerinin açıklamalarına göre ise,
Theresienwiese‘deki olaylardan sonra üstü başı kana bulanmış bir halde kaçışan kişilerin 1998 den beri kayıplara karışan Jena‘li Nazilerle uzaktan yakından bir benzerliği yoktu.

Olaya ilişkin evraklarda da „ Sonderkommission Parkplatz“ komiserleri 4 ila 6 kişinin cinayete karıştığından yola çıkıyor. Halihazırdaki robot resimlerin açıklanmasının Heilbronn Savcısı Christopher Meyer-Manoras tarafından neden engellendiği ise, aydınlatılmayı bekleyen birçok sorudan yalnızca biri.

Bir yandan sadece Theresienwiese de NSU tarafından işlendiği sanılan cinayette kullanılan silahlar cinayet serisine uymamakla kalmıyor, ki katiller daima Ceská 83 tipi silah kullanırlardı. Aynı zamanda gizli istihbarat çalışanlarının 25 Nisan 2007 tarihinde neden Heilbronn‘da bulundukları sorusu da yerine oturmayan taşlar olarak önümüze çıkıyor.

Thüringen‘li ölü bir Polis Memuru

Herşeyden önce öldürülen polis memuru Kieswetter‘ın sıradan bir makdül olduğu varsayımı oldukça düşük bir ihtimal.

22 yaşındaki polis memuru, Thüringen eyaletinde Zwickau‘daki NSU barınaklarından 150 kilometre uzaklıktakı Oberweißbach kökenlidir.

Münih‘teki NSU destekçisi olarak yargılanan Ralf Wohlleben‘in eniştesi Oberweißbach‘da „Zur Bergbahn“ adında ve sağci çevrenin buluşma yeri olarak bilinen bir Lokanta işletmektedir. Bu dükkanın sahibi hem Kieswetter in ailesini hem de, Uwe Mundlos‘u, Uwe Böhnhardt‘ı ve Beate Zschäpe‘yi tanıyordu.
Polis memuru Kieswetter‘nın amcasının Saalfeldt‘te bir polis memuru olan eski sevgilisi de sağcı oluşumlarla iletişim halindeydi. Yine aynı şekilde Kieswetter‘nın uzun yıllardır tanıdığı ve ölümünden sadece birkaç gün önce Oberweißach‘da gördüğü bir arkadaşı gibi. Onun Kardeşi sağcı bir rock grubunun solistidir.

Bundan 4 sene önce, henüz kimse NSU üzerine konuşmazken, Kieswetter‘in aynı zamanda bir polis olan amcası, 2007 Mayisinda bir ifadesi sırasında açıklanamayan bazı sebeplerden dolayı yeğeninin ölümü ile ülke çapındaki Ceska Cinayet serisi arasında bir ilişki kuruyordu.

NSU katil zanlılarının Heilbronn‘daki cinayet için kiralanan karavanı yalnızca 19 Nisan 2007 tarihine kadar Kieswetter için ayırtmış olmaları, bu olayın sıradan bir polis memuruna gelişigüzel yapılmış bir saldırı olmadığı şüphesini güçlendiriyor.

Baden-Württemberg de Ku Klux Klan

Büyük ilgi yaratan diğer bir olay ise, öldürülen kadın polis memurunun iki iş arkadaşının ırkçı bir örgütlenme olan Ku-Klux-Klan’ın Almanya oluşumunun üyeleri olduklarının ortaya çıkması oldu. İki polis memuru öldürülen polis Michèle Kiesewetter’nın da görev aldığı Böblinger şehrinin Çevik Kuvvet’e bağlı Kanıt ve Tutuklama Biriminde (BFE) çalışıyorlardı. Bu polislerden biri olay günü Kiesenwetter’nın ekip amiri olarak Heilbronn şehri garının yakınlarında sivil olarak görevdeydi.

Ayrıca bu polisler „European White Knights of the Ku Klux Klan“ (EWK KKK) üyesi olarak kanları üzerine „Beyaz ırka“ olan sadakatlerine yemin ettiler. Eski bir Anayasayı Koruma Teşkilatı muhbiri Achim Schmid tarafından kurulan Ku Klux Klan’nın Avrupa seksiyonunun örgütlenmesi Schwäbisch Hall şehrinden yürütülüyordu. Eskiden bir Nazi-Rock-Grubunun müzisyeni olan Schmid hali hazırda almanya çapında NSU çevresiyle bağlantılarını kurmuştu.

Klan üyesi olan Kiesewetter’nın diğer iş arkadaşının ismi NSU üyesi Uwe Mundlos’un telefon fihristinde bulunuyordu. Bu polis memurunun rolüyse çok çarpıcı; çünkü kendisi ‚Corelli’ takma adı altında muhbir olarak yıllardır Anayasayı Koruma Teşkilatı için istihbarat topluyordu. Bu ilişki tüm detaylarıyla aydınlatılamadan 2014 yılının Nisan ayında, 39 yaşinda öldü.

Güneybatı da militan Naziler

NSU’nun Baden-Württemberg de yakın ilişkilerinin olduğu artık aşikardır. LKA bu eyaletten 52 kişinin NSU ile ilişki içersinde olduklarıni ve bunlardan da 23’ünün bu sözde ‚Üçlüyle’ direk irtibatta olduklarını açıkladı.

1990’ların ortasından 2000’lilerin başına kadar Mundlos, Böhnhardt ve Zschäpe ve diğer Naziler düzenli olarak Ludwigsburg daki Nazi çevresinden arkadaşlarını ziyaret ediyorlardı. Mektuplarında Schwaben da ki arkadaşlarının silah ve mühimmatlarına olan hayranlıklarını dile getiriyorlar.Zwickau da NSU üyelerinin yanan evinin enkazları altında bu sağ Terör grubunun Baden Württemberg de bulunan göçmenlerin bulunduğu binalara ve politik grupların binalarına karşı eylem hazırlığı içinde olduklarını gösteren bilgilere ulaşıldı.

Nitekim, içlerinde eski ‘Blood and Honour Deutschland’ sorumlusunun ve NSU davasında zanlı olarak bulunan ‘Blood and Honour Sachsen’nın eski örgüt yöneticisinin de bulundugu, Almanya’da yasaklanmış olan ‘Blood and Honour’ isimli Nazi grubunun önemli ve önde gelen isimleri Heilbronn ve Stuttgart arasındaki bölgede yaşıyorlar. ‘Blood and Honour’ NSU destekçilerinin örgütlendiği en önemli ağlardan birisi. Militan Sağın güneybatı da ciddi bir tehlike olduğunu, LKA’nın 2011 Temmuz’unda ‘Standarte Württemberg’ grubuna yaptığı baskınlar gösterdi. Amacı göçmenleri şiddet yoluyla Almanyadan çıkarmak olan grubun üyelerinde birçok silah ele geçirildi.

Bu olaydan az bir süre sonra eskiden ırkçı oluşumların içersinde bulunmuş bir genç itirafçı Polisi ‘radikal’ Nazi oluşumları hakkında bilgilendirdi. ‘Neoschutzstaffel’ (NSS) adlı bir grup Heilbronn çevresinde NSU ile görüşmelerde bulunmuş. Florian Heilig Eylül 2013 de bu konuyla ilgili açıklamalar yapamadan Stuttgart LKA biriminde sorgusu olduğu gün yanan arabasında öldü.

Devlet olayın üzerini kapatıyor – Yapmamız gerekenler var!

NSU’ nun gün yüzüne çıkışından üç yıl sonra netlik kazanmış bir durum söz konusu: bu kısaltmanın arkasında izole olmuş bir terör hücresinden daha fazlası var.

Farklı Parlamento Araştırma Komisyonlarının, Gazetecilerin ve Münih deki Ceza Davasının müdahil Avukatların araştırmalarına rağmen NSU oluşumu tüm detaylarıyla gün yüzüne çıkarılamadı. Yıllardır sayısız muhbirleriyle NSU’ nun peşinde olan ve her defasında sonuçsuz kalan soruşturmaları yöneten devletin güvenlik organları şimdi ise hızlı bir şekilde günlük işlerine dönmeye çalışıyorlar. NSU çevresini ve Muhbirlerin militan Nazi grupları içerisinde neler yaptıklarını aydınlatabilecek yüzlerce dosya, Anayasayı Koruma Dairelerinde sistematik olarak yok edildiler.

Özellikle Michèle Kiesewetter´ ın öldürüldüğü en gizli olayın olduğu Baden Württemberg’de ki yeşillerin ve sosyal demokratların oluşturduğu eyalet hükümeti gerçeklerin açıklığa çıkarılmasına şiddetle direniyor.
Eğer bu olanlar tüm detaylarıyla aydınlatılamazsa gelecek için doğru kazanımların elde edilmesi imkansızlaşacak.
Sivil Toplum kuruşları herzamankinden daha hızlı harekete geçmek zorunda. Önemli sorularin cevaplarını verebilmek için tutarlı Kamuoyu baskısı yaratmak, bağımsız Araştırmalar yürütmek ve olanlarla yüzleşmek kaçınılmaz olacak.

NSU neydi? Devletin rolü neydi? Ve: 25 Nisan 2007 de Heilbronn da neler oldu?